Uzun zaman oldu yazamiyorum, gelen giden sonra beynimde bir dolu dusunce dans ediyor, toparlayamiyorum her gun aldigim zipkin kivamindaki 1000 mglik C vitaminine ragmen, vucudum hoppidi ama beynim pek degil.
2010 geldi de 18'i gecti bile. Geride kalan 10 yil geldi birden aklima. 2000'e girerken Millenyum heyecani sarmisti etrafimizi, bilgisayarlar cokecek, saatler, cep telefonlari, bankalar filan birbirine girecek diye ama birseycik olmadan "Nothing Changes New Year's Day' rutininde geliverdi 2000 yili. Orkan'la tanistim tam on yil once, sonra hayatta mide bulandirici insanlarin olabilecegini ogrendim biraz gec tabii 25 yas bunu ogrenmek icin ama ben cok seyde biraz geriden geldigim icin bu da oyle oldu. Hayatimda ilk Cin yemegini Caddebostan'da artik acik olmayan bir yerde Basak'la yedim tatli eksi soslu birseydi galiba tavuk, sonra yine Caddebostan'da Fish and Chips'te ilk yemegimi yedim. Orkan'in domatesli makarnasini ilk kez yedim cok lezzetli gelmisti, yogurdun icine attigi soguk uzumlerden hayatimda ilk kez yedim, 2000'de bayagi yemek, saglam da kazik yemisim simdi fark ettim bu arada. Anneannemi kaybettim, cok sevdigim bir insanin olumunu ilk kez tattim, son olsa keske ama dogal olursa hersey son olmayacagini da biliyorum. Sonraaa hayatimda ilk kez Acikhava'da Bryan Ferry konserine gittim Orkan, bizim Supertramp ve klaniyla. O zaman eski eniste vardi. O yaz aldigim siyah bantli sandaletleri bile hatirliyorum hatta sakliyordum yakin zamana kadar attim galiba, evdeki ayakkabi mezarligina gelen baskilardan dolayi. O zaman Milliyet ve cok sevdigim kizlar, bir dolu arkadas ve sevmedigim bazilari vardi, simdi tam on sene sonra burasi, sevdigim bir avuc insan ve hicbirsey hissetmedigim bir dolu insan var. Neredeyse butun sevdiklerim orada, aklimda kalanlar, cozmek istediklerim, parcasi olmak istedigim ama ulasamadigim ama hep ulasmak istediklerimi bir an olsun kafamdan atamadigim, hayallerim, sokaklar, insanlar, yemekler, icmekler, muzik ve bir dolu guzel ya da guzel olmayan sey.
Degisen Turkiye'nin parcasi olmak istiyorum, neresinden tutsam bilemiyorum, o da beni tutar mi, kenarindan kosesinden yakalayabilir miyim gibi ince olmayan hesaplar yapip icinden cikmaya calisiyorum. Pisman olmadim diyemem, cok oldum yine olurum, pisman ola ola pistik bu yollarda onu da biliyorum ama pisman olmadan nasil bilirsin ki?
35 yas bu kadar kolay geldiyse 45'e ve hatta Botox'a az kaldi demektir. 2010'dan beklentim Amerikali'larin her yilbasinda "What is your resolution for this year dear Sally" bullshit'ine cevabim kilo vermek, seyahat etmek, her ay bir kitap bitirmek tabii ki degil. Pazartesi rejime baslamayacagim buyuyen popom ve her gun ucer beser luplettigim sakizli lokumlara ragmen, benim resolution'im iyi bir insan olmak. Nasil olursa olsun iyi bir insan olmaktan baska bir amacim yok hayatta. 2010, 2020, 2030.
"More than this you know there's nothing" yaniii.
Monday, January 18, 2010
Subscribe to:
Posts (Atom)