Friday, July 10, 2009

Show me a smile then, don't be unhappy

40 derece sicakta dusunurken eski yazdiklarima baktim. Yaklasik 1.5 ay once bizim buralar diye bahsettigim simdiki bizim oralarin bok kokulu, bitmez tukenmez gri havasinin ne kadar ic kararttigini yazmisim. Bana da yaranmak ne mumkun? Aha da bana sicak hava, gunluk ve dahi guneslik bir hava bu da olmadi, baska ne verebilirsiniz seklinde, bol ve de havadar etekligimi sallandirarak ev koridorunda dolaniyorum. Iceride yanlis bir programa katildiklarindan kesinkes emin oldugum straplezli, ekleme sacli uc assolist cakmasi (bu terimi bir yerde kullanmam gerekiyor moda oyle) ve hafif davarimsi iki adamcagizdan olusan dort kisilik Yemekteyiz programi var, annem pur dikkat seyrediyor. Dun deniz borulcesini yapmislar bugun biz de aynindan yemek serefine eristik diyemiyorum ben yiyemedim maalesef. Icim alamiyor.


Dun aksam ust duzey manyak Didem IQ sinirlarini yine saglam zorladi. Onunla olmak her zaman bir challenge aslinda zevk olmasinin yaninda. Hep yenilenerek donuyorsun evine, ayrilmaya zorlanarak ya da ayrilmak icin can atarak. Simdi bunu yazdim diye kizar ama oyle. Iki ucu boklu degnek diyecegim gibi gelse de demek istedigim aslinda iki zit uclarda dalgalana dalgalana gecer hayat Didem'le. Bir cikar ortaya yuksek dozlarda verir, sonra yok olur alti ay Didem'in esamesi yok ortalarda, bekle dur ciksin abuk bir zamanda. Her ciktiginda yine eski dozlarda verdigi icin bir alisma, kendine gelme sarsintisindan sonra biraktigin yerden devam edebilme durumu guzel tabii.

Didem ikilendi artik. Kendisinin cuce ve mavisi turemis. Saclarini sallandirarak, etekleri kivirtarak dolaniyor evde. "Mama mia here I go again, my my how can I resist you" sarkisi ile karsiladi beni iki yil sonraki ilk bulusmamizda. Asik olmamak mumkun degil dedim ben bu cuceye, gerci bes yil sonra beni gecer ayaklara bakilacak olursa ama simdilik daha kucuk kivamda. En cok ayaklarimi begenmis oyle soyledi, ben de cok memnun oldugumu soyledim kendisine bir ayak fetisi olarak. "Sagolasin Nil Magali kadindan anliyorsun" demek istedim ama anasindan ve kendisinden firsat bulamadan diger bir konuya yani sparkling pinke ve odasindaki o tondaki objelerden bahsetmeye gectik. Biraz sonra benim erkeklerim sandigi ,her nedense, Didem'in beklenen arkadaslari geldi ve Nil Magali o andan sonra koptu. En favori erkegi olan mavi gozlu cocugun kucagina kurulmak ve elini omzuna atmak suretiyle uzak diyarlara dogru bir dalisa gecti. Didem'den daha bahsedemiyorum yasakli konular koydu bana biraz once, ehh saygi gosterek bari! Ekmezse yarin havuza gidecegiz bakalim heyecanla bekliyorum sonucu.

Simdi True Colors caliyor, en sevdiklerimden biri, Cyndi Lauper degil Phil Collins'ten.
"I see your true colors
and that's why I love you
so don't be afraid to let them show
your true colors
true colors are beautiful
like a rainbow" diyor.

Don't be discouraged da diyor ne de guzel diyor, o kadar cok sey var ki discouraged olacak ama iste boyle deliler oldugu surece cekebiliyoruz hayati biraz, SIMDILIK! Al bu da benden sana olsun o zaman super delim bir o kadar da ilerim!

No comments: