Thursday, September 3, 2009

Forgive but never forget ya da Unutmamali

Bugun kimbilir kac bin kere icinden gecip otobuse bindigim New York Port Authority terminali icindeki Strawberry magazasina girdim, ivir kivirlara bakmak icin. Magazanin ortasinda polis, boynundaki karttan anlasildigi uzere magaza calisani cikolata renkli cocuk ile Ispanyol aksanli teyze atesli bir konusmaya dalmisti. Polis cocuga kadindan ozur dilemesini soyluyor, cocuk sessiz sessiz, yarim agiz "Sorry' diyordu. Polis "Yaptiginin yanlis oldugunu biliyorsun senin olmayan bir telefonu aldin, uzgun musun?" diye israrla cocuga soruyordu. Kadin sikayette bulunmak istemedigini sadece cocugun yaptiginin yanlis oldugunu bilmesini istedigini soyluyordu. "Bir sansi daha olsun" dedi, "Hakkinda sikayette bulunmayacagim, eger bulunursam bir daha is bulamaz". Cocuk da yere egmis gozlerini oyle bakiyordu ben magazadan gozlerim dolmus bir sekilde hizla ciktigimda.

Cok uzgun birkac dakika gecirdim. "Bir sansi daha olsun" lafi bana cok koydu. Boktan bir cep telefonu calmis cocuk, magazaya gelen musterisine ait olan. Telefonun nasil birsey oldugunu gormedim ama bu ulkede telefonlar bedava veriliyor ya da cok cuzi miktarlarda aliyorsun telefon sirketlerinden hat actirinca yani caldigi cok da menem birsey olamaz. Turkiye'de bin Lira'ya satilan asrin mucizesi, 8'inci harika olan ama benim alip da bir turlu kurup actiramadigim sonrasinda uretim hatali oldugu anlasilip geri gonderilmek icin kutu bekledigim Iphone bile 49 dolara satiliyor yani oradan paha bicelim. Neden calmis, nasil becermis bilemiyorum hem orada calisip hem de musterinin telefonunu kasla goz arasinda yurutmus. Taktikleri vardir ama o kismi beni ilgilendirmiyor. Beni yaralayan sey, olayin oznesinin oncelikle siyah genc bir vatandas olmasi. Zaten bastan kaybediyor, ayrimciligin olmadigi iddia edilen ama aslinda ayrimci ve irkciligin agababasi olan bu ulkede zenciler potansiyel suclu. Bir de cocuk magaza calisani iken bunu yapiyorsa artik bilemiyorum nasil iflah olacak bu olaydan sonra. Sanirim isten cikartirlar. Ama kadinin bir sans daha vermek icin, orada bir dolu seyler anlatmasi ve cocugun da basini one egip musterilerin ve yarma polisin onunde oyle durmasi cok acitti icimi. Aslan teyzem dedim senin gibiler lazim bu dunyaya, bu memlekete ve de ozellikle benim memleketime.

Herkesin bir sansi daha hakettigini dusunen, dusundugu icin de bu sansi ozellikle de outcast denilen Turkcesi ne oluyordu, toplumda reddedilen yani adam yerine konulmayan benim anladigim manasiyla, insanlara veren, vermeyi goze alan, oc almak istemeyen insanogullarina coook ihtyacimiz var. Hakkari'de polise tas atan ve 16-25 yil ceza alan, agir ceza mahkemelerinde yargilanan cocuklara sansi kim verecek diye bekleyip duruyoruz. "Bu konuda cocuklar kavganin tarafi olmayacak kadar kutsal" deyip bu cocuklar icin toplu affi oneren AK Parti Diyarbakır Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Sözcüsü Abdurrahman Kurt'u da firsatim olsaydi alnindan opmek suretiyle kutlardim. Bir tane daha sansi asil o cocuklar hakediyor diyen insanlarin hepsi de benim icin kutsaldir.

Sonra butun bu dusuncelerin ardindan televizyonda Rick Steves'in programinda Paris'i gordum. Rick Steves Paris'te sabaha kiliseleri gezerek baslamaktan hoslaniyormus ama en cok sevdigi bir tane daha yer varmis. Paris Deportation Memorial. Ikinci Dunya Savasi sirasinda kamplarda Naziler tarafindan oldurulen 200 bin Fransiz insanina ithaf edilmis burasi. 200 bin tane isikli kristal camlar yerlestirilmis duvarlara oldurulenleri temsilen ve kisaca gordugum kadariyla metal direklerden uclari sivri plakalar cikiyordu bir duvar dibinden altinda da kafesli pencere, Seine nehrine bakan bu yerin altina yapilan hapishane gorunumlu muzede.

"Forgive but never forget" sozuyle bitti muze tanitimi, hic unutmamak hep affedebilmek, affedebilmeyi ogrenmek, bir erdem oldugu icin degil, nefreti bosluga birakabilmek, kurtulmak, hafiflemek icin. Karsindakine bir sans daha verebilmek, daha guclu olabilmek, karsindakini guclu kilabilmek icin.

No comments: